Zamanında yeniçeriler suçluları yakalayıp zindana kapatırlarken "Hoooopp gümm!" şeklinde nara atarlarmış. Ancak aynı "kurunun yanında yaş da yanar" atasözünde olduğu gibi bazen zindana atılanlar arasında suçu olmayanlar yani masum kişiler de bulunurmuş. İşte halk suçsuz bir vatandaşın zindana atıldığında günahsız yere hapse götürülüyor anlamında "Adamcağız güme gitti, yazık oldu." demiş.
12 Mayıs 2015 Salı
PÜF NOKTASI
Ahi Evran zamanında ( Usta - Çırak müessesesi de diyebiliriz) , çırak ustasından onay ( icazet ) alır ve ancak o zaman ayrılıp kendi dükkânını açabilir. Orta Anadolu' da bir camcı ustası vardır. Ahilik yapar. Zamanı gelen eski çıraklarına " sen oldun " der ve el verir, uğurlar. Böylece eski çırak artık yeni bir usta olmuştur. Günlerden bir gün çıraklardan birisi ustanın el vermesini bekleyemez. Ayrılacağını, onay ve el vermesini ister. Ustası da daha olmadığı nedeniyle veremeyeceğini söyler. Çırak nesinin olmadığını sorar;
- " İşin en önemli kısmını, yani püf noktasını bilmiyorsun. " der. Çırak dinlemez, başka bir şehre gider ve dükkan açar. Dikiş tutturamaz. Yaptığı bütün cam işleri, biblolar, her şey bir müddet sonra çatlamaktadır. Esnaf ve halk tarafından ayıplanan çırak, bir yıl sonra iflas etmiş olarak ustasının yanına döner. Elini öper, ben ettim sen etme der. Ustası da olana kadar yanında çalışması gerektiğini söyler. Sonunda bir gün usta çırağına müjdeyi verir. Olduğunu, gidebileceğini, el vereceğini söyler. Ayrılmadan önce ustası onu karanlık odaya sokar. İzin almadan girilmediği üzere daha önce buraya hiç girmemiştir. Yeni bitmiş, sıcak ürünler odanın bir kenarında durmaktadır. Tavanda bir yerde, toplu iğne deliği kadar büyüklükte bir güneş ışığı huzmesi vardır. Usta sıcak bir parça alır, ışığa tutar, evirir çevirir. Bakar ki camın bir yerinde gözle görülemeyecek kadar küçük bir hava kabarcığı vardır. Püf yaparak üfler ve kabarcık kaybolur. Parçayı çırağa uzatır, ayrı koymasını, soğumaya bırakmasını söyler. Daha sonra çırak üflemeye başlar. Nasıl üfleneceğini, neresinin püfleneceğini iyice öğrenir. Ve anlar ki, çatlamaya bu küçük kabarcıklar neden olmaktadır. Daha sonra helâlleşirler ve püf noktasının önemini kavramış çiçeği burnunda usta yoluna devam eder. her işin ve her şeyin bir püf noktası vardır.
- " İşin en önemli kısmını, yani püf noktasını bilmiyorsun. " der. Çırak dinlemez, başka bir şehre gider ve dükkan açar. Dikiş tutturamaz. Yaptığı bütün cam işleri, biblolar, her şey bir müddet sonra çatlamaktadır. Esnaf ve halk tarafından ayıplanan çırak, bir yıl sonra iflas etmiş olarak ustasının yanına döner. Elini öper, ben ettim sen etme der. Ustası da olana kadar yanında çalışması gerektiğini söyler. Sonunda bir gün usta çırağına müjdeyi verir. Olduğunu, gidebileceğini, el vereceğini söyler. Ayrılmadan önce ustası onu karanlık odaya sokar. İzin almadan girilmediği üzere daha önce buraya hiç girmemiştir. Yeni bitmiş, sıcak ürünler odanın bir kenarında durmaktadır. Tavanda bir yerde, toplu iğne deliği kadar büyüklükte bir güneş ışığı huzmesi vardır. Usta sıcak bir parça alır, ışığa tutar, evirir çevirir. Bakar ki camın bir yerinde gözle görülemeyecek kadar küçük bir hava kabarcığı vardır. Püf yaparak üfler ve kabarcık kaybolur. Parçayı çırağa uzatır, ayrı koymasını, soğumaya bırakmasını söyler. Daha sonra çırak üflemeye başlar. Nasıl üfleneceğini, neresinin püfleneceğini iyice öğrenir. Ve anlar ki, çatlamaya bu küçük kabarcıklar neden olmaktadır. Daha sonra helâlleşirler ve püf noktasının önemini kavramış çiçeği burnunda usta yoluna devam eder. her işin ve her şeyin bir püf noktası vardır.
PABUCU DAMA ATILMAK
Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu. Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı. Bir ayakkabı aldınız veya tamir ettirdiniz diyelim. Ama kusurlu çıktı. Böyle durumlarda heyet şikayeti ve sanatkarı dinliyor. Eğer şikayet eden gerçekten haklıysa, o ayakkabıların bedeli şikayetçiye ödeniyordu. Ayakkabılar da ibret-i alem olsun diye ayakkabıyı imal edenin çatısına atılıyordu. Gelen geçen de buna bakıp kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini biliyordu. Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu.
SINAV SORULARINA VERİLEN KOMİK CEVAPLAR
soru: ismet inonu'nun batı cephesine bakışı nasıl idi, acıklayınız
cevap:2 00 metreden durbunle..
***************************
muhasebe sınavı:
soru: kasa sayımında 100bin tl eksik çıkmıştır. bunu büyük defterde*muhasebeleştiriniz.
cevap: tekrar sayın, eksik çıkmaması lazım.
***************************
soru: calculus'u kim bulmustur?
cevap: adams calculus
**************************
soru: maki nedir?
cevap: akdenizde yaşayan kısa boylu cüceler
*************************
Çılgın felsefe hocası 100 puanlık tek soruyu yanındaki sandalyeyi göstererek sorar:
- Bana bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayın!
100 puan alan tek kişinin cevabı ise sadece şudur:
- Hangi sandalye
*************************
soru: Ormanların faydalarını sayınız.
cevap: Ormanların faydaları saymakla bitmez.
Sonuç: Tam not
***************************
soru: Ahmet Haşim’in en ünlü eserlerinin toplandığı eserin adı nedir
cevap: Best of Ahmet Haşim
**************************
soru: deprem sırasında ortaya çıkan enerjiye ne denir.”
cevap: Helal olsun
**************************
soru:Yukarıdaki şiirin ölçüsü nedir?
cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir.
************************
soru:Kimlere zekat verilmez?
cevap: Şeytana.
*************************
soru:emokrasilerde kuvvetler ayrılığı kaça ayrılır?
cevap: Üçe. Kara, deniz, hava kuvvetleri.
************************
soru:Mondros'u açıklayınız.
cevap: Mondros kim?
************************
soru:İneğin midesi kaç bölümdür?
cevap: İki oda, bir salon, bir mutfak
*************************
soru:Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir?
cevap: Elektrik akımından
*************************
soru:Üremeyi açıklayınız.
cevap: Anne ve babanın gece yaptığı işe üreme denir.
************************
soru:hücre nedir?
cevap: en küçük yapı birimidir. gözle görülmez.
mikroskopla dikkatli bakmak lazım.
eğer bizim baktığımızı görürseler kaçarlar.
*************************
soru:Türkiye'nin geçitlerini yazınız.
cevap: Altgeçit, Üst geçit, yaya geçidi
**************************
soru:Güneydoğu Anadolu bölgesinde petrol nerelerden çıkartılır?
cevap: Petrol, Raman ve Gazman'dan çıkartılır.
************************
soru:Koşma nedir?
cevap:Yürümenin hızlı şekline koşma denir.
***********************
soru:Canlıların en küçüğüne ne ad verilir?
cevap:Bebek
***********************
soru:Kasabayı kim yönetir?
cevap: Şerif ve adamları
************************
soru:Mübarek geceler hangileridir, yazınız.
cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi
***********************
soru:what is your mother's telephone number?
cevap:annemin telefonunu veremem.
************************
soru:akıl ile ilgili bir hadis-i şerif yazınız.
cevap:akıllı ol, canımı ye...
***********************
ilkokul 3. sınıf, sınıfa müfettiş gelmiştir.
soru: isa kimdir?
cevap: geçen sene bizim sınıftaydı, artık gelmiyo.
************************
soru: yazara göre toplum içindeki davranişlarimiz nasil olmalidir?
yazar nelere dikkat edilmesini öneriyor?
cevap: yazar diyor ki nerde nasil davranacağimizi bilmeliyiz.
oturmasini kalkmasini bilmeliyiz.
yırtık dondan cikar gibi her lafa atlamamaliyiz.
************************
soru: where are you from?
cevap:i am from istanbulluyum
************************
soru: Dört büyük kitabın adını yazınız.
cevap:
1- Ansiklopedi,
2- Sözlük,
3- Kolej Sınav Kitabı,
4- Kalın Roman Kitaplar
***********************
soru: İnsanları hayvanlardan ayıran temel özellikler nelerdir?
cevap: İnsanların hayvanlardan çok derdi olması.
************************
soru: Trafik polisinin görevleri nelerdir?
cevap: 1- Rüşvet almak, 2- Ceza kesmek, 3-Travestileri kovalamak
************************
soru: Asgari ücret nedir?
cevap: Askerlik şubesinde verilen ücrettir.
***********************
soru: Haçlı Seferleri nin çıkış nedeni nedir?
cevap: Hocam affedersiniz, poponun kışkırtmış olmasıdır.
**********************
soru: Avrupa da reform hareketini kim başlattı?
cevap: Riki Martin
*********************
soru: Ege Bölgesi neden girintili çıkıntılıdır?
cevap: Türkiye nin en kıvrak bölgesi olduğu için.
*********************
soru: Devletin kuruluş amacı nedir?
cevap: Devlet bazı insanların hususi büyük işlerini yapmak için kurulmuştur.
*********************
soru:Canlıların ortak özellikleri nelerdir?
cevap: Yol, su, camii, mezarlık.
cevap:2 00 metreden durbunle..
***************************
muhasebe sınavı:
soru: kasa sayımında 100bin tl eksik çıkmıştır. bunu büyük defterde*muhasebeleştiriniz.
cevap: tekrar sayın, eksik çıkmaması lazım.
***************************
soru: calculus'u kim bulmustur?
cevap: adams calculus
**************************
soru: maki nedir?
cevap: akdenizde yaşayan kısa boylu cüceler
*************************
Çılgın felsefe hocası 100 puanlık tek soruyu yanındaki sandalyeyi göstererek sorar:
- Bana bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayın!
100 puan alan tek kişinin cevabı ise sadece şudur:
- Hangi sandalye
*************************
soru: Ormanların faydalarını sayınız.
cevap: Ormanların faydaları saymakla bitmez.
Sonuç: Tam not
***************************
soru: Ahmet Haşim’in en ünlü eserlerinin toplandığı eserin adı nedir
cevap: Best of Ahmet Haşim
**************************
soru: deprem sırasında ortaya çıkan enerjiye ne denir.”
cevap: Helal olsun
**************************
soru:Yukarıdaki şiirin ölçüsü nedir?
cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir.
************************
soru:Kimlere zekat verilmez?
cevap: Şeytana.
*************************
soru:emokrasilerde kuvvetler ayrılığı kaça ayrılır?
cevap: Üçe. Kara, deniz, hava kuvvetleri.
************************
soru:Mondros'u açıklayınız.
cevap: Mondros kim?
************************
soru:İneğin midesi kaç bölümdür?
cevap: İki oda, bir salon, bir mutfak
*************************
soru:Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir?
cevap: Elektrik akımından
*************************
soru:Üremeyi açıklayınız.
cevap: Anne ve babanın gece yaptığı işe üreme denir.
************************
soru:hücre nedir?
cevap: en küçük yapı birimidir. gözle görülmez.
mikroskopla dikkatli bakmak lazım.
eğer bizim baktığımızı görürseler kaçarlar.
*************************
soru:Türkiye'nin geçitlerini yazınız.
cevap: Altgeçit, Üst geçit, yaya geçidi
**************************
soru:Güneydoğu Anadolu bölgesinde petrol nerelerden çıkartılır?
cevap: Petrol, Raman ve Gazman'dan çıkartılır.
************************
soru:Koşma nedir?
cevap:Yürümenin hızlı şekline koşma denir.
***********************
soru:Canlıların en küçüğüne ne ad verilir?
cevap:Bebek
***********************
soru:Kasabayı kim yönetir?
cevap: Şerif ve adamları
************************
soru:Mübarek geceler hangileridir, yazınız.
cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi
***********************
soru:what is your mother's telephone number?
cevap:annemin telefonunu veremem.
************************
soru:akıl ile ilgili bir hadis-i şerif yazınız.
cevap:akıllı ol, canımı ye...
***********************
ilkokul 3. sınıf, sınıfa müfettiş gelmiştir.
soru: isa kimdir?
cevap: geçen sene bizim sınıftaydı, artık gelmiyo.
************************
soru: yazara göre toplum içindeki davranişlarimiz nasil olmalidir?
yazar nelere dikkat edilmesini öneriyor?
cevap: yazar diyor ki nerde nasil davranacağimizi bilmeliyiz.
oturmasini kalkmasini bilmeliyiz.
yırtık dondan cikar gibi her lafa atlamamaliyiz.
************************
soru: where are you from?
cevap:i am from istanbulluyum
************************
soru: Dört büyük kitabın adını yazınız.
cevap:
1- Ansiklopedi,
2- Sözlük,
3- Kolej Sınav Kitabı,
4- Kalın Roman Kitaplar
***********************
soru: İnsanları hayvanlardan ayıran temel özellikler nelerdir?
cevap: İnsanların hayvanlardan çok derdi olması.
************************
soru: Trafik polisinin görevleri nelerdir?
cevap: 1- Rüşvet almak, 2- Ceza kesmek, 3-Travestileri kovalamak
************************
soru: Asgari ücret nedir?
cevap: Askerlik şubesinde verilen ücrettir.
***********************
soru: Haçlı Seferleri nin çıkış nedeni nedir?
cevap: Hocam affedersiniz, poponun kışkırtmış olmasıdır.
**********************
soru: Avrupa da reform hareketini kim başlattı?
cevap: Riki Martin
*********************
soru: Ege Bölgesi neden girintili çıkıntılıdır?
cevap: Türkiye nin en kıvrak bölgesi olduğu için.
*********************
soru: Devletin kuruluş amacı nedir?
cevap: Devlet bazı insanların hususi büyük işlerini yapmak için kurulmuştur.
*********************
soru:Canlıların ortak özellikleri nelerdir?
cevap: Yol, su, camii, mezarlık.
SÜRÜ PSİKOLOJİSİ NEDİR?
Sürü psikolojisi (Bandwagon Effect); tabiri 1848’de Amerikan Politik sisteminde kullanılmaya başlandı. Dan Rice adında bir palyaço, o zamanlar bando arabası (bandwagon) kullanarak politik turlara katılmıştı. Bando arabası coşkulu müziklerle turlara çıkıyor ve “bandoya katıl” sloganıyla insanların dikkatini çekiyordu. Bu sayede elde ettiği popülerliğinden dolayı, seçimlerde büyük bir başarı kazanmıştır. Bu kavramın temelinde bu olay vardır ve sürü psikolojisi bu yüzden İngilizce “Bandwagon Effect” (BandoArabası Etkisi) olarak tabir edilir.
Psikoloji bilimine göre sürü psikolojisi; bir yığın kurallar ve koşullar dizisiyle temellenmiş belirli inançların, bir grup, topluluk, ülke vs.’nin insanları arasında yayılmasına verilen addır. Burada esas olan şey, bireyler tarafından söz konusu inancın gerçekleşme olasılığının kabulü, çok büyük kitlelerin ona inanmış olmasına bağlı olmasıdır. Sürü psikolojisiyle bağlantılı bir diğer kavram grup çalışmasıdır. Bir grupta çalışan insanlar gruptaki diğer üyelerle arasındaki ahengi koruyacak davranışlara yönelir. Ahengi korumak adına doğru bir karardan saparak başka kararları onaylayabilir. Bu yüzden ayrılığa düşmemek adına diğer üyelerin kabul ettiği bir şeyi kritik etmeden kabul eder. Akran baskısı, grup üyelerinin karar mekanizmasına etki etmektedir. Sonuçta bundan gruptakilerin değerleri, fikirleri, davranışları ve inançları etkilenir. Sürü psikolojisinin sebeplerinden birisi de bu durumdur.
Sürü Psikolojisinin Altında Yatan Psikoloji
Sürü psikolojisinin oluşumu bilişsel eğilimlerin etkisi ya da sonucu olarak tanımlanır. Buradaki bilişsel eğilim kavramı, doğru bir karara götüren yörüngeden sapmak anlamında ifade edilebilir. Sürü psikolojisi tüm yaş gruplarında yaygındır. Dünyadaki çeşitli sınıflardan farklı insanların ortak özelliklerinden birisidir. Fakat, genç nesil bu dürtüye karşı daha korumasızdır.
Popüler Olanı İzlemek
Başarılı insanların alışkanlıklarını, davranış kalıplarını, inançlarını vs. izlemek insan doğasının bir eğilimidir. Başarılı bir insan etrafına güven verir. Başarılı bir insanın popülerliği ve güvenilirliğinden etkilenmiş bir insan, berrak düşünme gerektiren muhakeme yeteneğini kaybeder. Politikada sürü psikolojisi ise bir siyasi hareketi sadece popülerliğinden dolayı takip eden seçmenlerde görülmektedir. Bu gibi sebeplerle seçmenler kazanması muhtemel görülen adayları desteklerler.
Korku ve Sürü Psikolojisi
İnsanların topluluğa uymasının en büyük sebeplerinden birisi, yalnızlık korkusudur. Eğer zihnimiz korkularla dolu olmasaydı her zaman mantıklı ve berrak düşünmeye yönelirdik. Eğer kararlarımız tam olarak mantıklı temellerde değilse, gözümüz kapalı olarak diğerlerini takip etmeye yöneliriz. Çoğunluğa eşlik edenlerde, kollektif katılım ve çoğunlukçu kabullerin inançlara daha ağır basması söz konusudur. Bu davranış, çoğunluk düşüncesinin yanlış olduğu bilinse bile gerçekleştirilir.
Sürü Psikolojisi Zararlı mıdır?
Sürü psikolojisi toplumda insanlar üzerinde zararlara sebep olabilir. Fakat, koşullara bağlı olarak bu zararlı sonuçlar hemen farkedilmeyebilir. Mesela belli bir düşünceye ya da ırka mensup bir topluluğa karşı nefret dolu genellemelerin yayılması kabul görürse korkunç nefret suçları işlenebilir.
İş dünyasında da takım üyeleri, takımının ya da diğer takım üyelerinin performanslarının belli kısıtlamaları olduğunu göz ardı etmeye çabalar. Bunun sebebi, verilen kararların doğruluğuna bakmaksızın sürekli olarak takımı destekleme eğilimine sahip olmasıdır. Bunun gibi değişik biçimlerde insanlar sürü psikolojisinin olumsuzluklarını yaşayabilirler.
Bilgi Konusunda Diğerlerine Bağımlılık
Karar verme mekanizmamızda, düşünce ve duygularımızdan başka önemli bir diğer içerik “bilgi”‘dir. Erken yaş döneminde çocuklar ebeveyninden çevreye dair neredeyse her bilgiyi alırlar. Bu bilgiler, ebeveynlerin kendi inaçları üzerinde temellendirilmiş bilgilerdir. Onların düşünceleri zihinlerinde gizlenmiş inançlar aracılığıyla şekillenir. Bu, tam olarak sürü psikolojisi kapsamına girmese de bağımsız düşünme ve zihnin özgür akıcılığından da tam olarak bahsedilemez. Buna rağmen hayatta, diğer insanlarla etkileşimimiz baz alındığında genelde vereceğimiz kararlar üzerinde tam bir bağımsızlık söz konusudur.
Sürü psikolojisi bazı insanların veya diğer canlıların bütün olarak kendi anlayış ve bilişleri temelinde karar verme kabiliyetinin yokluğunun bir sonucudur. Gerçekte toplum baskısı, akımlar, propagandalar vs. içinde tam anlamıyla etkilenmeden kalmamız imkansızdır. Hepimiz karar vermek ve ilerlemek için hayatın kesin gerçeklerini benimsemeliyiz. Kararlarımızın doğruluğundan tam emin olamasak bile, kendi referans noktamızı oluşturabilmeliyiz.
Selfie "Hastalık" dendi..
İngiltere'nin saygın üniversitelerinden Oxford tarafından 2013 yılının kelimesi seçilen "Selfie" günümüzde çılgınlığa dönüşmüş durumda. Hemen her gün yüzlerce insan selfie fotoğraflarını çekerek sosyal ağlarda paylaşıyor. Peki, Selfie çekim yapmak ruhsal bir rahatsızlık mı?
Amerikan Psikologlar Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre, 'selfie'nin ve bu fotoğrafları sosyal medyada paylaşmak ruhsal bir bozukluğu işaret ediyor. Selfitis adıyla literatüre geçen selfie hastalığı, kişinin obsesif kompulsif arzuları doğrultusunda kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşarak ilgi görmek istemesi şeklinde yorumlanıyor. Bu durumun sebebinin ise kişide özgüven eksikliği olduğu gösteriliyor.

Ayrıca araştırmada bu rahatsızlığı üç seviyesi olduğu belirtiliyor. Bunlardan ilki 'borderline selfitis' (sınırda). Bu rahatsızlığa sahip olanlar günde en az üç kez kendi fotoğrafını çekiyor ama sosyal ağlarda paylaşım yapmıyor. İkincisinde ise insanlar günde en az üç kez selfie çekip sosyal ağlarda paylaşıyor. Buna ise 'acute selfitis'(ileri düzey) denmiş. Üçüncüsü ise 'chronic selfitis'(Kronik) olarak adlandırılmış. Bunda ise insanlar günde en az 6 kez selfie çekiyor ve sosyal ağlarda paylaşıyor.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI (MİLLİYET)
Teknolojinin kullanımı, bildiğimiz gibi, günümüz için kaçınılmazdır. Yaşamı çok kolaylaştırdığı gibi, her tür bilgiye ulaşmayı da çok kolay sağlamaktadır. Teknoloji yaşamımıza önemli katkılar sağlamakla birlikte, çocukların ve gençlerin yaşamlarında farklı etkiler de oluşturmaktadır. Çocuklar bilgisayar ile artık çok erken yaşlarda tanışmaktadırlar. Çocukların ve gençlerin zamanlarının büyük çoğunluğunu bilgisayar başında geçirdiklerini biliyoruz. Kullanım arttıkça, çocukların gelişimlerindeki değerler de değişmektedir tüm bu değişimler konusunda yetkin bir isim olan Mürvet Ülkü ile söyleştik, aldığımız aydınlatıcı yanıtları sizler için aynen aktarıyoruz.
Ebeveynler, çocuklarına hangi amaçla bilgisayar alırlar, bilgisayar kullanımına sınırlama koyulmadığında ne gibi olumsuzluklarla karşılaşılır?
Ebeveynler, çocuklarına ödevlerini yapmaları, eğitimlerine katkıda bulunması ve zihinsel gelişimlerini zenginleştirmeleri amacıyla bilgisayar almaktalar. Ancak bilgisayar kullanımını programlayamama ya da gerekli sınırlandırmaları yapamama durumunda çocuklar üzerinde olumsuz etkilerin artması, hatta bağımlılık geliştirmeleri ile de karşı karşıya kalmaktadırlar.
Sürekli bilgisayar başında oturan çocuklar akademik, sosyal, psikolojik ve fiziksel sorunlar yaşarlar mı?
Bazı araştırmalar, bilgisayar ve interneti fazla kullanan öğrencilerde uyku bozuklukları, depresyon, sosyal ortamlar ve ilişkilerden uzak durma gibi bazı sorunlar yaşadıklarını göstermektedir.
Geç saatlere kadar bilgisayar başında olan çocuk, ertesi gün yorgun ve uykusunu alamamış olarak okula gittiğinde verimli bir okul günü geçirmesi çok zor olmakta hatta mümkün olmamaktadır. Akademik başarısının olumsuz etkilendiği görülmektedir.
Bilgisayar kullanımında anne babasından daha fazla bilgi ve beceriye sahip olan çocukların ailelerinde otaritenin kabulünde de sorunlar yaşandığı görülmektedir.
Uzun saatlarini bilgisayar başında geçiren çocuk, sanal arkadaşlıklar kurmakta, gerçek arkadaşlıkların yerini sanal arkadaşlıklar almaktadır.
Bu durum, çocuğun yeni arkadaşlıklar edinmesini, sosyal ilişkilerini güçleştirmesini, iletişim becerilerini kullanarak dili doğru biçimde kullanabilme becerilerini geliştirmesini engellemektedir .
Akran paylaşımları azaldığı gibi her yaş grubu ile çocuğun sanal ortamda iletişime geçmesi mümkün olmakta, yaşının ve gelişim düzeyinin üzerinde bilgilere ulaşması, kendini yanlış yönelimlerin içinde bulması da mümkün olmaktadır.
İnternet ortamında şiddet içeren oyunlara yönelim giderek artmakta, çok sık oynanan bu şiddet içeren oyunlar zamanla şiddete karşı duyarsızlığın gelişmesine neden olmaktadır. Elbette davranış sorunları yaşanması da kaçınılmaz olmaktadır.
Sanal ortamda sanal karakterle ilişki kurmaya başlayan çocukların bir kısmının, gerçek yaşam ve sanal yaşam arasındaki sınırı anlamakta zorlandıkları da görülmektedir. Gerçek ve fantezi olan sıklıkla birbirine karışır. Bu oyunlara kendini kaptıran çocukların diğer çocuklara göre daha agresif düşünceler içinde oldukları görülmektedir.
Ayrıca fiziksel açıdan da bir eylemde bulunmaması, yemeğini dahi bilgisayar karşısında yemesi, fizksel sıkıntılara da yol açmaktadır.
Bilgisayar ve internet bağımlılığı nasıl değerlendirilmeli?
Bilgisayar, internet, diğer bağımlılıklar gibi değerlendirilmelidir. Önceleri kısa sürelerle başlar ama kontrol edilemez boyutlara ulaşabilir. Bilgisayar ve internete bağımlılığı olan çocuklar yavaş yavaş dış dünyadan kopmaya başlar.
Ebeveynlere düşen görevler var mıdır, bu aşamada çocuklara nasıl davranmalı, ve bağımlılıktan uzaklaştırmak için ne tür aktivitelere yönlendirmelidirler?
Elbette bu noktada ebeveynlere pek çok görev düşmektedir.Her konuda olduğu gibi bu konuda da çocukla sağlıklı bir iletişim birinci şarttır. Onun arkadaşları, zevkleri, korkuları hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Gün içinde onlarla paylaşılacak zaman ayırmak iletişimi güçlendirip geliştirecektir.
Çocuğun bilgisayarda geçirebileceği süre en baştan itiberen belirlenmeli ve bu süreyi aşmasına izin verilmemelidir.
Bu konu hep çok çekişmeli bir durum alıyorsa, internete girilen bilgisayarın, evin ortak kullanım alanında olmasını sağlamak da bir çözüm olabilir.
Teknik önlemler alınabilir. ( Filtre programları, içerik sınırlayan servis sağlayıcıları, arama motoru filtreleri gibi ).
Aynı zamanda çocuğun sosyal yaşamını da renklendirmek önemlidir. Uygun zamanlarında yaşına uygun etkinlikler içinde olmasını teşvik etmek, bu tür ortamlar oluşturmak gerçek yaşamın içinde olmasına katkı sağlar.
Mutlaka bir spor dalı ile uğraşması için teşvik etmek, hem bedensel hem ruhsal sağlığını da olumlu anlamda destekleyecektir.
Uzm. Psk. Mürvet Ülkü |
FUTBOLUN TARİHÇESİ
FIFA, futbola benzeyen ve bilimsel kanıtlara sahip olan ilk oyunun, MÖ 300-200 yıllarındaÇin'de askerî eğitim amacıyla oynanan cujuyadayandığını belirtmektedir.[5][6] Kıl ve tüyle doldurulmuş deriden yapılan bir topun, iki bambu kamışıyla sabitlenen 30-40 cm yüksekliğindeki bir kaleye sokulmasını amaçlayan bu oyunda; topa el ve kollar dışındaki her yerle temas etmek mümkündü.[5]Birkaç yüzyıl sonra Japonya'da, cujudan izler taşıyan[7] ve varlığına ilk kez 644 yılında rastlanan[8] kemari adlı oyun ortaya çıktı. Cujunun aksine rekabete dayalı olmayan kemaride amaç, dairesel bir alan içerisinde yer alan oyuncuların topa ayaklarıyla vurarak topu yere düşürmeden birbirine göndermesine dayanmaktaydı.[5] Avrupa'da ise futbola benzer bilinen ilk oyun, Antik Yunanistan'da oynanan episkiros adlı oyundur.[5][9] Vücudun her yeriyle temasın serbest olduğu oyunda oyuncular iki takıma ayrılmakta ve her takım oyuncuları, topu paslaşarak veya atarak rakip takıma ait alanın sonunda yer alan çizgiden geçirmeye çalışmaktaydı. Bu oyunun bir benzeri daha sonraları Roma İmparatorluğudöneminde harpastum adıyla oynandı.[5][10]
Orta ÇağDüzenle

Londra'da oynanan güruh futbolunu gösteren 1721 tarihli bir çizim.
Orta Çağ Avrupa'sında topla oynanan bir oyuna dair ilk ifadelere, 9. yüzyıla aitNennius'un Historia Brittonum adlı eserinde rastlamaktadır. Galler'in kuzey kısımlarında yazılan eserde, bir grup çocuğun top oynadığından bahsedilmektedir.[11] İngiltere'de komşu kasaba veya köyler arasında oynanan ve güruh futbolu adı verilen oyunda amaç, topu rakip takımın kasaba veya köyünde belirlenen bölgeye göndermekti. Hemen hemen hiçbir kuralın olmadığı bu oyunda oyuncu sınırlaması yoktu ve yüzlerce kişi mücadele edebilmekteydi.[12] Bu etkinlikler sırasında meydana gelen karmaşayı ve yaşanan olayları gerekçe gösteren Kral II. Edward tarafından 13 Nisan 1314'te ülkede futbol oynanmasını yasaklanmış,[13] bu yasak sonrasındaki hükümdarlar tarafından da sürdürülmüş ve ülkede futbol oynanması 300 yıl kadar yasaklı kalmıştı.[14] İngiltere'deki güruh futboluna benzer bir oyunun varlığınaFransa'da da rastlanmaktadır. Soule, cholle veya choule adıyla anılan bu oyun hakkındaki bilinen ilk veriler 1147 yılına aittir.[15] 1319 yılında V. Philippe, 1369 yılında ise V. Charlestarafından Fransa'da bu tip oyunların oynanması yasaklanmıştı.[15] İtalya'da ortaya çıkan ve kökenleri daha eskiye dayansa da kuralları 16. yüzyılda oluşturulan Calcio fiorentino adlı sporda ise amaç, topu karşı takımın kalesine göndermekti. Topu kontrol etmek, takım arkadaşına pas atmak ve kaleye göndermek için el ve ayak kullanmak serbestti.[16][17] FIFA, futbola benzeyen tüm bu sporların günümüzdeki futbol ile doğrudan bir bağlantısı olmadığını belirtmektedir.[12]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)